21 Temmuz 2014 Pazartesi

Çocukluk

Böyle pembe güllerin varlığını unutmuştum
Söğütlerin heybetli uğultularını
Kalın damarlı dut ağacının yapraklarını
Gün ışığında pişirilmiş soğuk sütleri
En son anneannemin bahçesinde
Görmüştüm

Kırlangıçların gündüz taşımaktan yorulmadığı karanlıklarda
Su ile öpüşmekten utanan
Ve yinede
Dudaklarını ıslatan toprağı
Ve kir bezenmiş pantolon paçalarımı
Birbirine sürmüştüm


Babalar, Dayılar ve Dayı gibi olanlarla
Mutlu bir yeşil, telaşlı bir kızıl, kil rengi bir duman
Ve pilsiz bir fenerin önünde mum fitili ve ateş
Birleşiyorken
Yaşadığım heyecanı
Çocukluk sanmıştım

Büyük adımlarla küçük mesafeler tüketiyordum
Böyle metreler, arşın boyları, saat aralıkları falan
Ve anlaşılması zor heceleri
Karanlıklarda gece avlamaya
Benzetiyordum

Dışında kalıyordum
Dışarıdayken
Kendi başına mutlu bulduğum evime
Yabancıyım sanıyordum
Bu yüzden kaçsamda okulumdan, iğnecimden
Babam tarafından bahçeye götürülmediğim günlerden falan
Şu işsiz ayaklarla
Adına ev denilen bir yere
Dönmüştüm.

Hiç yorum yok: